Koskocaman evrende senin çekirdek tanesi kadar bedeninin ne hükmü var? Sen bu ucu, sınırı, sonu olmayan diyarda neden varsın? Ya da neden bu hayatta olduğunu sorguluyormusun? Bence her insan en az günde bir kere dahi olsa bile kendine sorması gereken sorusu olmalı. Önce yaşadığımız dünya, ardından uzay, sonra kara delikler… Bu kocaman diyarda sen niçin varsın? Ya da hayat amacın ne? Mesela en basitinden su içmek, yemek yemek. Çünkü bu dünyada bilinmeyen soruların cevabını açığa vurmak istiyorsan hayatının devamını sürdürmek zorundasın. Mesela uzaydan yola çıkalım. Hubble diye adlandırılan uzay teleskobu bilim açısından dünyayı çok iyi noktaya getirdi. İnsan gözüyle yeryüzünden gökyüzüne baktığımızda yıldız sayısı 5000 ‘i aşamıyordu. Ama yapılan bu teleskoplar sayesinde yıldız taneciklerinin arasındaki boşluklarda bile 2000’ e yakın yıldız olduğu kanıtlandı. İşte bilim tamda bu şekilde ortaya çıkıyor. Önce sorgulanıyor sonra keşfediliyor. Şimdiki zamana gelecek olursak önemli bilim adamı James Web.  Bu bilim insanının yaptığı uzay teleskobu Hubble teleskobundan 2700 kat daha uzağa gidebilecek. Yani yeni bir çağ açacak. Tamı tamına 25 yıldan daha uzun bir süre çalışıldı bu teleskobun üzerinde. Sırf bu kadar emek sadece bi düşüncenin üzerine kuruldu. James Web hayatı sorguladı. Bu gökyüzü, bu evren niçin var? Bizim hayat amacımız ne? Anlaşılan James Web kendi hayat amacını buldu. Ve bunu yaptığı teleskop ile bizlere kanıtlamayı başardı.

Bir diğer merak edilen konu ise okyanuslar. Ucu bucağı olmayan koca su diyarı. Dünyanın yüzde yetmişini kaplayan okyanusların daha sadece yüzde beşi keşfedildi. Peki neden? Neden sadece yüzde beşlik kısım? Ya da Mariana çukurunun dibindeki o hayvan ne? Bu kadar derin bir çukurda hangi hayvan yaşamını sürdürebilir? Şimdi ise bir çok bilim insanının hayat amacı Mariana çukuru oldu. Peki ya sizin hayat amacınız ne? Bu dünyayı hak edecek ne yaptınız? Sizde bir şeyler keşfedebildiniz mi? Ya da o hırsı, azmi kendinizde gördünüz mü?