× Daha fazlası İçin Aşağı Kaydır
☰ Kategoriler

Dünya üzerindeki bütün diller; savaşlar, ticaret ilişkileri, siyasal-sosyal gelişmeler gibi süreçler neticesinde birbirleriyle etkileşim kurma eğilimindedir. Bir dil kimi zaman başka bir dilden sözcük alırken kim zaman da başka dillere sözcük vermektedir. Tarihin her döneminde görülen bir olgudur bu. Türkçe de geçmişten bugüne söz konusu süreci yaşamaktadır. Türkçenin ilk yazılı kaynakları incelendiğinde yabancı kökenli sözcük oranının çok düşük olduğu gözlenir. İlerleyen zamanlarda Türklerin İslamiyet’i kabulü ile birlikte Arapça ve Farsça sözcüklerin Türkçeye etkisi artar. Osmanlı Devleti döneminde bu etki zirve yapar. Ancak Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında batılılaşma düşüncesinin bir yansıması olarak ortaya çıkan gelişmeler, Tanzimat Fermanı gibi anlaşmalar Fransızcanın etkisini artırmaya başlar. Yakın zamanda ise küreselleşme ile birlikte neredeyse evrensel bir dil kisvesine bürünen İngilizcenin Türkçe üzerindeki olumsuz etkileri hissedilmektedir. Görüldüğü üzere dünya üzerinde yaşanan birtakım kırılma noktaları bütün dilleri olduğu gibi Türkçeyi de etkilemektedir.

Türkçe karşılığı bulunmasına rağmen yabancı sözcük kullanımı Türkçenin önemli sorunlarından biridir. Yabancı sözcük kullanma özentisi bu sorunu doğuran temel nedendir. Bu özentiye sahip insanlar bir konuya ilişkin söylemlerinde yabancı sözcük kullandıklarında kendilerini daha yeterli hissetmektedir. Söz gelimi “düzenleme” sözcüğü varken pek çok yerde “organizasyon” sözcüğünün tercih edildiği gözlenmektedir. Bu tür örneklerin sayısı elbette çoktur.

Bir başka sorun, yabancı dillerden yapılan anlam kopyalamalarıdır. Bu durum, isim türündeki bazı sözcüklerin yanlış yardımcı fiillerle kullanılmasına sebep olmaktadır. Bu hataya bağlı olarak; “görüştüm” demek yeterken “görüşme yaptım” denilmektedir.

Dil bilgisi kuralları, ait olduğu dilin nitelikleriyle örtüşür. Yabancı dillerin dil bilgisi kurallarının Türkçeye uygulanması yabancı dilin Türkçe üzerindeki bir başka olumsuz etkisidir. Söz gelimi dikkat çekmek veya yabancı dil özentisi nedeniyle, pek çok dükkân tabelasında “Osman’s Yeri” gibi kullanımlara rastlamak mümkündür. İngilizce dil bilgisi kuralı Türkçe sözcüklere uyarlanmıştır. Arapça, Farsça dil bilgisi kurallarının Türkçe sözcüklere uygulandığı örnekler de ne yazık ki çoktur. Yine Türkçe çokluk eklerinin yerine İngizce “s” takısının getirildiği “oyuncaks”, Türkçede bulunmayan “the” ifadesinin kullanıldığı “The Butik” benzeri kullanımların sayısı azımsanmayacak kadar fazladır. İngilizcede bulunan & işareti de pek çok kullanımda “ve” bağlacının yerini almıştır.

Türkçede sıfatlar isimlerden önce gelip onların niteliklerini ifade eder veya özelliklerini belirtir. Batı dillerinin etkisiyle bazı sıfat tamlamalarında sıfat olan sözcüklerin yer değiştirdiği gözlenmektedir. Eski İzmir valisi kullanımı, söz konusu etki dolayısıyla İzmir eski valisi kullanımına dönüşmektedir.

Yabancı dillerin Türkçe üzerindeki olumsuz etkilerinin gözlendiği bir başka alan da çevirilerdir. Yabancı dillerden doğrudan yapılan, Türkçenin sözdizimi yapısına uyarlanmayan çeviriler de Türkçeyi olumsuz yönde etkilemektedir. “Kendine iyi bak.” gibi kullanımlar Türkçenin yapısına uygun değildir ve bu ifade gerek konuşma dilinde gerekse yazı dilinde çokça tercih edilmektedir.

Türkçenin yabancı dillerden etkilenmesi sorunuyle ilgili aşağıdaki çözüm önerileri sunulabilir:

            1. Yediden yetmişe herkeste ana dili bilinci geliştirilmesi için çaba gösterilmelidir. Çünkü ana dili bilinci gelişen bireyler, yabancı dil etkisini kırmak için kendiliğinden gayret gösterecektir. Bunun için de ailelere, öğretmenlere, akademisyenlere büyük sorumluluklar düşmektedir.

            2. Çocuklar, öğrenciler; yabancı dillerin etkisinden uzak, Türkçenin güzelliklerinden kesitler sunan edebî eserler ile tanıştırılmalıdır. Yayınevi editörleri, inceledikleri eserlerde yabancı sözcük kullanımı konusuna dikkat etmelidir.

            3. Okullarda yabancı sözcük kullanımına dair farkındalık yaratacak projeler düzenlenmelidir. Söz gelimi öğrencilerden; bulundukları yerleşim alanlarındaki iş yeri tabelalarını incelemeleri, tabelalarda kullanılan yabancı sözcükleri tespit edip sınıf ortamında paylaşmaları istenebilir. Veya 4006 – TÜBİTAK Bilim Fuarları vb. bilimsel etkinliklere yabancı sözcük kullanımına dikkat çeken projeler ile katılım sağlanabilir.

            4. Sınıflarda, okul koridorlarında, öğrencilerin rahatlıkla görebilecekleri yerlerde yabancı sözcük kullanımının Türkçe üzerindeki etkilerini anlatan görseller sergilenmelidir. Görsellerin renk, boyut ve içerik olarak dikkat çekici olmasına özen gösterilmelidir.

5.Teknolojik gelişmelere bağlı olarak dilimize birtakım yabancı sözcüklerin girmesi kaçınılmaz olsa da iş yeri adlarında, kitle iletişim araçlarında ve gündelik yaşantımızın içerisinde olan her türlü alanda Türkçesi varken yabancı sözcük kullanımı çeşitli yaptırımlarla engellenmelidir.

6. Türk Dil Kurumu bünyesinde, yabancı sözcüklere Türkçe karşılık bulma konusu ile ilgili sürekli bir komisyonun oluşturulması sağlanmalıdır. Akademisyenlerin desteğiyle bu komisyonun eli güçlendirilmelidir.

7. Yabancı dil etkisinden uzak, Türkçenin güçlü söz varlığını ortaya çıkaran diziler, filmler, kitaplar, albümler ödüllendirilmek suretiyle yabancı dil etkisinin kırılması özendirilmelidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir